Bu Blogda Ara

27 Şubat 2016 Cumartesi

14) Korkular ve Değişim




      Değişim. Kurgusu nasıl da zor anlaşılır. Kaldırması da zor kavraması da. Ama değişiyorlar,değişiyoruz. Ki odasındaki kalemliğin yerinin değişmesini kaldıramayanlardanız, en çok biz korkuyoruz. Yolların uzamasından, zamanın kısalmasından, kelimelerin anlamını yitirmesinden. Ve kaybetmekten de. Kaybetmekten ne kadar korktuysak da o kadar kaybettik. Gözü kara olamadık. Olanlara karşı çıktık, karşı çıktığımız her şeyi çok sevdik. Oyunlar oynadık. Oyunlarımızda kahramandık. Masumları kurtardık, kurtardığımız masumlardan bile korkarken. Sorgulamadık hiç güçsüzlüğü, gücü. Güçsüzleştikçe daha çok sevdik. Çok sevdikçe de güçlendik. Çok sevdikçe daha da korktuk, kaybetmekten, hayır kazanmaktan. Evet kazanmaktan. Kötüler daima kazanır derler ya kötü olmaktan korktuk. Mutlu olmaktan bile korkar olduk. Mutluluğun alışkanlık olmasından, normal olmasından. Mutsuzluğun hayali bir canavarmış gibi yataklarımızın altında beklediğini hissetmekten korktuk, yorganların altına saklandık.


      İncinmekten korktuk. Hayır, incitmekten korktuk. İncitmekten korktukça kelimelerin arkasına saklandık. Kelimelerden korktuk bedenlerimize saklandık. Bedenlerden korktuk, içlerinde saklı olan sorulardan, sorgulardan. Bedenlerden, sorulardan, sorgulardan korktuk kitaplara, yazılara saklandık. Ama en çok da kendi yazdıklarımızdan korktuk, yani dünya üzerindeki en dürüst şeyden. En gerçek olandan. Kendimizden, kendi duygularımızdan, kendi bedenlerimizden korktuk. Bedenlerimizi kaybetmekten korktuk, ölümden korktuk en sonunda da. Ölmekten de korktuk sağ kalmaktan da. Biz hep sağ kaldık ama solumuzdakiler hep gittiler. Değişim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder