Bu Blogda Ara

27 Ağustos 2015 Perşembe

2) Oda

   Kalp dedikleri şey iki çeşitten ibaret oldu hep benim hayatımda. Evlere benzettim hep. Kimisinde çok oda var, ağzına kadar dolu onlarca oda. Dışarıdan bakıldığında ferah bir köşk gibi görünürler. Bana da bir oda vardır diyerek koşarsın. İçeri girersin ve bakarsın; ya ufacık bir odada kaybolmuşsun ya da sana ayrılan küçücük bir oda bile yoktur. Dışarıda kalırsın, ama sahiplenir bahçesinde yaşarsın. Bahçede yaşamak da en zahmetlisi, dört mevsimi yaşayacaksındır çünkü. Kimisinin kalbi de 2-3 odadan ibarettir. Küçük ama sıcak bir yuva sanar kendini evin kapısında bulursun. İçeri girer ve bir odaya yerleşirsin. Mutlusundur, başını sokacak bir evin olduğu için şanslısındır. Ta ki kirada oturduğunu fark edene kadar. Hani vardır ya o gaddar ev sahipleri, hani o Almanya'dan oğlu gelenler. Ve o oda... Hiç senin olmayan ama hep seninmiş gibi bağlandığın ve kendini kapısının önünde bulduğun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder